EĞİTİM DETAYLARI
Kamu ve Kamusallık kavramları günümüzde de sıklıkla kullanılmaktadır. Buna karşın
kavramın/kavramların ekonomik, siyasal ve toplumsal içerikleri konusunda bir zihinsel karışıklık
bulunmaktadır.
Bu zihinsel karışıklığı edebiyat, sinema ve düşünce tarihi katkısıyla gidermeyi amaçlayan seminerin
birkaç hedefi daha vardır: Birincisi, kamusal ile özel arasındaki ayrımın anlaşılmasını somut, gündelik
pratikler çerçevesinde gerçekleştirmektir. Konuşmanın, söyleşmenin, tartışmanın belirli bir kamunun,
kamusallığın inşasında taşıdığı önem günümüzde giderek geri plana düşmektedir. Bu durum gündelik
“akış”tan, “rutin”den ya da “otoriter baskı”dan sakınma biçiminde bir susma ve bu susmanın etrafında
da “kaçış” eğiliminde pekişme gibi sonuçlar doğurabilmektedir. Bu nedenle önceliğimiz, iktisadi
kamudan söz etmeden önce, kamusal alandan, konuşmaya dayalı sosyal bağların ve güvenin,
dayanışmanın yeniden inşasına katkı verebilecek bir topluluk olarak “kamu”dan söz etmek,
anlaşılmasını sağlamaktır.
Bu da bizi seminerin ikinci amacına götürmektedir: Yöntem olarak doğrudan teorik metinler üzerinden
ilerlemek yerine, belirli bir edebi eseri ya da sinema filmini veri alarak, onun üzerinden/etrafında
teoriye yönelmek, bu sayede kültürel ile toplumsal/siyasal arasına dikilen yüksek duvarları
etkisizleştirmek. Bu da bir kültürel hegemonya mücadelesidir.
Bu doğrultuda konuşma, söyleşme, toplumsal konularda tartışıp yeni fikirlere erişme konusunda bir
aydının yaşadığı dönüşümü özlü biçimde anlatan ve farklı konu başlıklarına açılmamızı sağlayacak
ipuçlarını bize sunan Norveçli yazar Dag Solstad’ın Mahcubiyet ve Haysiyet adlı kısa romanını
temel metin olarak alacağız; bu metin üzerinden kamusalın/sözün çöküşünü, yabancılaşmayı, kaçış
çizgilerini, özele kaçış pratiklerinin anlamını ve olası alternatif senaryoları tartışacağız.
Temel alacağımız diğer eksen ise, bizi Mahcubiyet ve Haysiyet başlıklı romanın yönlendirdiği Orta
Avrupa ve onun edebiyatı, düşünce dünyası olacak. Bu sayede, 100. ölüm yıldönümünde Kafka’dan
yakın zamanda yitirdiğimiz Milan Kundera’ya uzanırken, Çekoslovakya dönemi Orta Avrupa
tarihselliği, koşulları içinde “kamu/özel” ayrımının nasıl başka bir alternatif anlam ve işlev
kazandığını göreceğiz.
Kısacası amacımız, konuşmaya, karşılıklı bağlara dayalı kamunun çözülüşü karşısında hem teorik
donanım edinmek hem de seminerin tartışmacı, katılımcı yöntemi aracılığıyla bir edebi kamunun ve
dahası, “alternatif kamu”nun nasıl inşa edildiğini pratik/uygulamalı olarak da sergilemek. Bu temeli
sağladığımızda, “Kamusallık –II” dersiyle, elbette ilgi olduğu/sürdüğü oranda, alternatif sosyal,
ekonomik kamu olgularına, müşterekler ve kamu ilişkilerine derinlikli yaklaşmak mümkün olacak.
Bu çerçevede haftalık ders akışı planı şöyle:
Birinci Hafta:
Giriş Dersi. Mahcubiyet ve Haysiyet romanı üzerine/üzerinden temel konu başlıklarının ve dersin
yönteminin, akışının açıklanması. Roman ve bağlamı üzerine genel bilgilendirme.
İkinci Hafta:
Kamu, Kamusallık, Kamusal Alan. Bir Kavramsal/Kuramsal Giriş. Hannah Arendt ve Vita Activa.
Teoriyi anılan romanla ilişkilendirerek ilerleyeceğimizi tekrar hatırlatarak.
Üçüncü Hafta:
Kamunun, kamusal sözün çöküşü. Teoriden ve deneyimden hareketle kamusunu yitiren aydın
kaçışının/kopuşunun dinamikleri. Kaçış Çizgisi olgusu. Kıyıya, kasabaya, özele, yabana/doğaya kaçış
neyin işareti? Elias Rukla’nın tepkisi, tepkisini tetikleyenler.
Dördüncü Hafta:
Demokratik Norveç’ten 1968 sonrası Çekoslovakya’ya, iki farklı 68: Mahcubiyet ve Haysiyet’in baş
kahramanı Elias Rukla niye kendisini 1920’ler Orta Avrupa Edebiyatı’na yakın hissediyor?
Kafkaesk kavramına giriş. Kafka’nın Dava adlı eserine ve Milan Kundera’nın Roman Sanatı kitabına
da başvurarak.
Beşinci Hafta:
Alternatif Kamu, Paralel Kamu, Özeldeki Kamu; kısacası Kafkaesk Kamu: Çekoslovakya dönemi
yazarlarından Pandemi dönemine: Özel ve kamusal zıtlığı üzerine yeni düşünceler.
Not: Milan Kundera, Ivan Klima, Vaclav Havel ve Sandor Marai üzerinden edebiyatta, kültürde,
toplumsal yaşamda kamu ve özel arasındaki yer kayması bize, bugüne, yaşadığımız koşullara dair ne
anlatır? Tartışacağız.
Altıncı Hafta:
Kültür, aydınların rolü, trasformismo ve Pasif Devrim. Elias Rukla’nın toplumsal konularla ilgili bir
öğretmenken toplumun dışına savrulmasını hangi gelişmeler tetikledi? Yeni bir kamusallık yolunda
kültürün önemi ve Gramsci’ye kısa teorik giriş.
Yedinci ve Sekizinci Hafta:
Norveç, Çekoslovakya, Türkiye: Kültür insanının, aydının, yazarın, öğretmenin dönüşen rolü. Elias
Rukla’nın özlemini çektiği kültürün belirleyiciliği olgusuyla Orta Avrupa’nın ilgisi. Kamusunu yitiren
aydının konumu.
Mahcubiyet ve Haysiyet ile karşılaştırmalı olarak okuma ve izleme listesi:
- Milan Kundera - Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği,
- Milan Kundera - Rehin Alınmış Bir Batı
- Ahlat Ağacı, Nuri Bilge Ceylan (yönetmen).
- Dag Solstad – Lise Öğretmeni Pedersen’in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa
Dair Anlatısı
Dokuzuncu ve Onuncu Hafta:
Akış, Kaçış, Teslimiyet teorisi. Narodnik Münzevi kimdir? Elias Rukla şimdi kime dönüşecek? Kaçış
senaryoları. Elias Rukla’da “nihai karar” neden Bekleyişçilik eğiliminden, Tatar Çölü merkezli
literatürden ayrışıyor?
Okuma ve izleme önerileri:
- Barbara, Christoph Petzold (yönetmen).
- Doppler, Erlend Loe.
- Dönüşüm, Kafka.
- Mükemmel Günler, Wim Wenders (yönetmen).
- Gece Yolculuğu, Ömer Kavur (yönetmen).
- Sen Türkülerini Söyle, Şerif Gören (yönetmen).
- Sanatçının Zaferi, Tzvetan Todorov.
Not: Akış Kaçış Teslimiyet teorisiyle ve Narodnik Münzevi kavramıyla ilgili olarak Deniz Yıldırım’ın
yazıları kaynak olarak ayrıca verilecektir. Ayrıca haftalık ders programıyla ilgili ilave okuma/izleme
önerileri de seminerin katılımcılarına liste olarak sunulacaktır. Yöntem olarak 10 hafta boyunca bütün
teorik ve pratik tartışmalar, Solstad’ın Mahcubiyet ve Haysiyet adlı romanına gönderme yoluyla
yürütülecektir. Bu nedenle ilgili kitap zorunlu okuma listesindedir. Bunun dışında, özellikle Marshall
Bermann’ın Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor adlı eseri ve Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar’ı da,
haftalık programda anılan listeyi tamamlayıcı olarak okunabilir.
Deniz Yıldırım Kimdir?
Deniz Yıldırım 1979’da İzmir’de doğdu. Lisans ve yüksek lisans eğitimini İzmir’de
tamamladıktan sonra, doktora yıllarında Ankara’da sendika uzmanı olarak çalıştı. Ankara
Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi alanındaki doktora eğitimini bitirip uzun süre Ordu
Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yaptı.
Susmadı, yazdı, konuştu, anlattı, itiraz etti. Sonunda, 2024 yılında, haksızlıkları ve ayrımcı
uygulamaları protesto etmek için üniversitedeki görevinden istifa etti. 2018 ile 2022 yılları
arasında haftada iki gün Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Özellikle haftasonları
edebiyat, sinema ile siyasal-toplumsal gerçeklik arasında bağ kuran yazılar kaleme aldı. Fırsat
bulursa bu yazılar ekseninde “Akış, Kaçış, Direniş” başlıklı kitabını yayınlamaya
hazırlanıyor.
Çok sayıda makalesi yanında, yayınlanmış kitapları arasında Saray Rejimi (Tekin Yayınevi,
2017) ve Doç. Dr. Evren Haspolat ile birlikte derledikleri Değişen İzmir’i Anlamak, Değişen
Karadeniz’i Anlamak, Türkiye’de Yeni Siyasal Akımlar başlıklı kitapları da yer alan Deniz
Yıldırım, Siyaset Bilimi doçentidir.
Yıldırım’ın Alakarga Yayınları’ndan basılan ve Mümkün adını taşıyan bir de öykü kitabı var.
Düşünsel üretimini, aydınlanma mücadelesini sürdürmeye ve ilk romanını tamamlamaya çalışıyor.
BAŞVURU KOŞULLARI
• Vakfın, başvurumu kabul etmeme (başvuruyu iptal) hakkı olduğunu kabul ederim.
• Seminer süresi boyunca, vakfın ve seminerlerin genel düzenini bozucu, vakıf çalışanlarını, seminer eğiticilerini ve diğer seminer katılımcılarını rahatsız edici söz ve davranışlar sergilemem halinde, seminer kaydımın, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı tarafından tek taraflı olarak feshedilmesini / iptal edilmesini kabul ve taahhüt ederim.
• Vakıf, gerektiğinde seminer programında değişiklik yapma hakkına sahiptir.
• Başvuru formları değerlendirildikten sonra ve grup yeter sayısına ulaşıldığında, başvurusu kabul edilenlere geri bildirim yapılacaktır.
• Gizlilik ilkelerimiz ve kişisel verilerin korunması hakkındaki kanun gereği, oturumlar kayıt altına alınmayacaktır. Özel durumlarda, oturumun kayıt altına alınması gerekirse, eğitmen ya da um:ag teknik ekibinden ilgili kişi katılımcıların tek tek onayını alacaktır.